Zamlar, Karaborsacılar ve Kuşaklar

Bu sıralar çok popüler olan X,Y,Z Kuşağı bulunmakta. X kuşağı insanlar 1960-1980 yılları arasında doğan insanlar, Y kuşağı olanlar 1981-2000 yılları arasında doğan insanlar ve Z kuşağı ise 2000 ve sonrasında doğan insanlar

Zamlar, Karaborsacılar ve Kuşaklar

Bu sıralar çok popüler olan X,Y,Z Kuşağı bulunmakta. X kuşağı insanlar 1960-1980 yılları arasında doğan insanlar, Y kuşağı olanlar 1981-2000 yılları arasında doğan insanlar ve Z kuşağı ise 2000 ve sonrasında doğan insanlar. Pek üzerinde durulmaz ama 1945-1960 yılları arasındaki kuşak ise “KURALCI VE SADIK KUŞAK” olarak bilinir. Onun öncesindeki kuşak ise “SESSİZ KUŞAK” olarak adlandırılır. Bu kuşaklar arası kültürel çatışma ve üç-dört hatta 5 kuşağın bir arada yaşaması birçok araştırmaya konu olmuştur. Çünkü her kuşağın yetişme dönemlerinde farklı kültürel, sosyal, ekonomik, siyasi, bilimsel gelişmeler oluşmuştur. Bu gelişmelerde o çağda yaşayan insanların karakterine işleyerek yaşam biçimlerini, gelecek beklentilerini, hayallerini, üzüntülerini, korkularını, mutluluk ve sevinçlerini şekillendirmiştir.

Şimdi diyeceksiniz ki; “Kardeşim biz filozof muyuz? Ne yapalım yani?”. Evet sizlere bir felsefe veya sosyoloji dersi vermek gibi bir niyetim yok. Ancak kaç gündür düşünüyorum bu son zamlar ve zamları fırsat bilen karaborsacılara karşı gençlerimiz ne yapacak. Yukardaki tanıma göre ben kıl payı da olsa “X kuşağıyım”, ben görmesem de beni yetiştiren kuşak yokluk görmüş, kuralcı ve sabırlı bir kuşağın elinde yetiştim. Azda olsa zorluk ve yokluğa katlanabilme yollarını usulünce öğretmiş. Hani 1973 petrol krizini başlatan, Amerikalı ajanın Suudi Arabistan Kralı ile bir görüşmesi var çöllerin ortasında bir çadırda, aklıma o geliyor. Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdülaziz şöyle diyiyor. “Biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşadık; yine öyle yaşayacağız!” . Bizde bir parça ekmek ve kuru soğanla büyüdük, X Kuşağı, kısmen Y Kuşağı da öyle. Peki ya Z Kuşağı ne olacak. Demem o ki bu zamlar hayrı alamet değil, her gün ayrı bir zam geliyor. Sonu Allah korusun yokluk ve kıtlık, biz o yokluk ve kıtlığa dayanırız ama milletin dilinde düşürmediği Z kuşağı bunlar göreceli olarak yokluk görmedi, sıkıntı çekmedi, ne istedilerse önlerine geldi, şimdi ise deniz bitti kara göründü bu nesil nasıl dayanacak, nasıl katlanacak. Şimdi “Ne olacak onlarda zamanlar alışır” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Doğru zamanla alışırlar, alışmak zorundalar ama inanınki her 100 gençten en az 10 tanesi alışmayacak ve Allah muhafaza o zaman elinde imkânı olanda, olmayanda canından ve malından emin olamaz. 

Gelelim şu zam yağmurlarına, anlaşılan o ki cin şişeden çıktı, kısa vadede bunun önü alınamaz. Orta ve uzun vadede ise canımız yanacak. Eğer karar alıcılar günü kurtarmayı bırakıp köklü ve radikal kararlar almazlarsa uzun vade çok uzuuuuuun olur. 2002 yılında Milli takımımız Dünya Kupasına katılmış ve 3. Olmuştu. Bu serüven en az iki ay sürdü, takımımızın her maça çıktığı gece okkalı bir zam gelirdi. Milli takım gol atsa da gol yiyiyorduk, gol yese de gol yiyiyorduk. Şimdi de son altı aydır yavaş yavaş başlayan alışılmadık zam furyası Rusya-Ukrayna savaşına kilitlenmiş. Savaşı kim kazanır bilemem ama Rusya kazansa da millet olarak biz gol yiyiyoruz, Ukrayna kazansa da biz gol yiyiyoruz. Velhasıl gün sonunda kaybeden maalesef biz oluyoruz. Akaryakıt, Elektrik, Doğalgaz derken, Ayçiçek yağı, Un, Şeker, Et, Baklagiller, Sebze, Meyve, Ekmek artık yetişemiyoruz hangi gün neye zam geldiğine.

Bu fiyatların artması piyasaların dinamik yapısını bozdu ve bu kaos ortamında kim ne tutturursa o fiyata ürününe değer biçiyor. Böyle olunca da piyasanın tedarikçileri (ürün ve hizmet sağlayanlar) önce kendilerini korumak için belirlemiş oldukları normalin dışındaki fiyat arttırma eylemi sonrasında alışkanlık haline gelerek, fırsatçılığa dönüşüyor ve zam gelmeden piyasada malların büyük kısmını stoklayarak bazı ürünlerin piyasada az bulunmasına ve akabinde ise daha yüksek zamla satma şekline dönüşüyor. En basit örnek ile Mart ayı içerisinde Ayçiçek yağı, Un ve en son olarak Şekere gelen zamlar bunun en güzel örneği. Bunun sonunda ne olur evet birkaç büyük firma artık paraya para demez (demiyor da zaten) ama uzun vade de yanlış malı stoklama girişimine sebep olur ve zamlar altında ezilen milletin ahı eninde sonunda bunları bularak onları da perişan eder. Malumunuz bir zamanlar ucuz ürün satarak ülkemizin en ücra köşesinde kadar şube açan zincir marketler artık en büyük stokçuluğu yapıyorlar ve isimlerinin önündeki o zincir artık milletin boynuna dolanmış durumda. Herhangi bir gıda ürününe büyük zam geleceğini bu marketlerin reyonlarında anlıyoruz. Eğer reyonlarda o ürün yoksa birkaç güne okkalı bir zam bizi buluyor. 

Ya biz ne yapacağız millet olarak, geçmişte olduğu gibi zamlı ürünleri bir süre almayacağız. Eğer bu boykot bireysel olarak kalırsa, yeni zamlar yoldadır. Eğer toplumun geneline yayılırsa makul ölçülerde kalacaktır. Yine diyeceksiniz ki “Bu kadar basit mi?”, bana göre bu kadar basit ancak, toplum olarak daha bu seviyeye gelmedik. Başkada varsa bir çözüm öneriniz iletin bende öğreneyim.

Zamların olmadığı günlerde buluşmak dileğiyle.