Bilinçaltı Temizliği nedir? Nasıl Yapılır ?

Son yıllarda sıkça duyduğumuz bir kavramdan bilinçaltı temizliğinden bahsetmek istiyorum. Nedir bu Bilinçaltı temizliği ? bilincin altı, demek ki bilincin bir de üstü var o zaman. Bilincin altı ve üstü varsa önü ve arkası da var demektir ! böyle bişey heralde halının altını mı yoksa halının altına mı ?

Bilinçaltı Temizliği nedir?  Nasıl Yapılır ?

Son yıllarda sıkça duyduğumuz bir kavramdan bilinçaltı temizliğinden bahsetmek istiyorum. Nedir bu Bilinçaltı temizliği ? bilincin altı, demek ki bilincin bir de üstü var o zaman. Bilincin altı ve üstü varsa önü ve arkası da var demektir ! böyle bişey heralde halının altını mı yoksa halının altına mı ?  

 

Soru şu; bilinçaltı neresi ? nasıl temizlenecek ? hangi araçlarla  ne kadar temizlenecek ? tamamen temizlendiğini nasıl bilebiliriz ? 

 

“Bilinçaltı temizliği yaptırmak istiyorum “ şeklinde konuşan birini duyduğumda aklıma gelen deli sorulardan sadece bir kısmıydı bunlar.

 

Sigmund Freud, Psikoloji biliminde çok önemli bir yere sahip bilim insanıdır. Almanya da yaşadığı yıllarda teorisini şekillendirirken yazdığı bir makalede bilinçaltı kelimesini kullanmış ancak bu kavramın teorisini tam da ifade etmediğini düşünerek bunun yerine bilinçdışı kelimesini kullanagelmiştir. Meslek profesyonelleri olarak bilinçdışı terimini kullansak da günlük yaşamda yaygınca kullanılan bilinçaltı kavramını, aynı dili konuşmak amacıyla ben de tercih edebiliyorum. Bu çalışmamda da bilinçdışı kavramı yerine bilinçaltı kavramını kullanıyorum. 

 

Türkçe de günlük yaşamda şuuraltı, şuurdışı, bilinçaltı ve bilinçdışı terimlerinin hepsi eş anlamda kullanılıyor. Dahası kişisel gelişim çabasında olan kitaplarda ilkel benlik, alt benlik gibi kavramlarla da anlatılmak istenen yine bilinçdışı zihindir.

 

Bilinçaltı kavramı bir psikolog olarak benim iş yaşamımın çok önemli bir kısmını oluşturuyor diyebilirim.  Freud, bilinçaltını bir iceberg’e benzetiyor. İcebergin deniz yüzeyinde görülen kısmı bilinç; deniz suyunun altında ve daha büyük kısmını ise bilinçaltı oluşturur der. Bilinç ile bilinçaltı arasında kalan ve deniz yüzeyine yakın olan kısım ise bilinçöncesi şeklinde isimlendirmiştir. 

 

Bu kavramlara açıklık getirdikten sonra bilinç ve bilinçaltının ne olduğuna bakalım. 

 

Bilinç: bilinç kavramını hepimiz biliyoruz diye düşünüyorum. Özetlemek gerekirse bilinç; kişi kendi duygularını, düşüncelerini anlaması, tanıması veya bilmesi, farkında olmasıdır. Şu an beni izleyen dinleyen senin bilinçli zihin halinde olduğunu düşünebiliriz.  

Peki asıl konumuz olan bilinçaltı nedir?

 

Bilinçaltı: Varoluşumuzun en ufak detaylarını dahi içinde barındıran olağanüstü ve kusursuz bir bellektir denilebilir. Bilinçaltı zihin geçmişten bu güne tüm yaşantılarımızın kayıtlı tutulduğu bir harddisktir denilebilir. Her insan farklı inanç ve düşüncelere, farklı huy, tavır, tutum ve davranışlara sahiptir. Her insanın geçmişten bu güne yaşanmışlıkları biricik ve kendine hastır. Bu nedenle her insanın bilinçaltında biriktirdikleri de kendine özeldir.

 

Bilinç ile bilinçaltını karşılaştırdığımızda; bilinç muhakeme eden, analiz eden, karar veren, doğru yanlış gibi kavramlarla hareket eden yapıya sahipken bilinçaltı bunun tersine, olanı olduğu gibi sorgulamaksızın kabul eden bir yapıya sahiptir. Bilinçli zihin halinde zaman kavramı varken bilinçaltı için herşey şu an gibidir. Herşey şimdide yaşanıyor gibidir. Bu nedenle elleri sobada yanan birisinin her sobaya dokunması gerektiğinde çekinerek yaklaşması gibi hatta yanacak düşüncesiyle dokunmaması buna bir örnektir. Bilinçli olarak bu duruma baktığımızda her soba, yanan sıcak soba değildir. Her sobanın her zaman yakabileceği fikriyle dolu olmak akılcı değildir. Ama bilinçaltına yerleşik olan bu bilgi şimdi ve şu an yeniden yanacak hissini yaratır. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Trafik kazası yaşayan birisi yeniden arabaya bindiğinde her an kaza olacakmış gibi tedirgin olması da buna bir örnektir.

 

Doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız her durum, olay ve yaşantı bilinçaltına kaydedilir. Hatta daha anne karnına düştüğümüz andan itibaren dış dünyada annenin 5 duyu organıyla algıladıklarını sezgisel olarak bebeğin hissetmesine ve bu bilgilerin bilinçaltına kaydedilmesine sebep olur. Bu kayıtlar yaşanan her olumlu ve her olumsuz şey için geçerlidir. Bilinçaltı duygularımızın depo edildiği sınırsız sanal bir hardisk gibidir.

 

Doğduğunuz andan itibaren söylenen her söz telkin işlevi görür ve bilinçaltında kayıt edilir. Kendi yemeğini yemek isteyen bir çocuğa “ dur dökersin, beceremezsin ! dokunma kırarsın, ben sana söylemedim mi sakın koşma “ gibi cümlelerle konuşan bir annenin sözleri çocuğun çocukluk gençlik ve yetişkinlik yıllarında becerememe, cesaret edememe, özgüvensizlik gibi davranışlarının temelini oluşturabilir. Tam da bu sebeple çocuğun yaşamının ilk yılları onun tüm yaşamı üzerindeki etkileri bakımından çok çok önemlidir.

 

Bilinçaltına yerleşen bu bilgiler çocuğu tüm hayatı boyunca etkiler. Bilinçaltı kendisine gönderilen herşeyi sorgulamaksızın kabul eder. Bilinçaltı değerlerimizi, inançlarımızı depolar. Otomatik yürüyen beden fonksiyonlarını kontrol eder. Akıl yürütmez. Hayal ile gerçek ayrımı yapmadan herşeyi gerçek gibi algılayarak hareket eder. Bilinçaltına yerleşen bilgiler bütün yaşamı etkileyen davranışlarımıza yön veren temel esasları oluşturur. Kişinin edinmiş olduğu bu çarpıtılmış düşünüş davranış ve inanış kalıplarını; olumlu inanış düşünüş ve davranış kalıpları haline getirmek için bilinçaltının yeniden yapılandırılması gerekir.

 

Bu durumu daha somut örneklerle açıklamak istiyorum. Bugün köpek korkusu yaşayan birisinin geçmişte bir köpeğin saldırısına maruz kalmış olmasına bağlayabiliriz. Bugünkü deprem korkusunun geçmişte yaşanan deprem maruziyeti ile ilişkisini kurabiliriz. 

 

Bugün yaşamınızdaki depresyonun geçmişten bu yana içinizde artarak devam eden kendinize olan öfkeleriniz olabilir. Ya da yatak odasındaki cinsel isteksizliğinizin sebebi suçluluk duygularınız olabilir. Ve bunlar geçmişin bugüne olan etkileridir. Geçmişin bu etkilerinden bağımsızlaşmadan, geçmişin prangalarını koparmadan ileriye gidemezsiniz. 

 

Bilinçaltı; geçmişte yaşadığımız tüm duygularımızın depo edildiği sanal bir alandır. Bilinçaltı otonom sinir sisteminin çalışmasından sorumludur. Bedenimizde otomotik çalışan sistemi kontrol eder. Ülser, sedef, migren, irritabl bağırsak sendromu gibi daha birçok fiziksel görünümlü ama psikolojik nedenli Psikosomatik hastalıklar ve bozuklukların nedeni de bilinçaltı kaynaklıdır. Bilinçaltımızın kaynağı ise geçmişte yaşadıklarımızdır. Geçmişte yaşadıklarımız ama pek de önemsemediğimiz bir anımız bugün hayatımızın önemli sorunlarının nedeni olabilir. 

 

 

İşte kastedilen şey de budur. Bilinçaltı temizliği ile söylenmek istenen geçmişte yaşanan olumsuzluk yaratan duygularımızın işlemlenmesidir. Geçmişteki acı verici anılarımızın artık acı verici hale gelmemesi durumudur. Geçmişte yaşadığımız olaylar değil olayların bizde bıraktığı duygusal izlerdir. Bilinçaltı temizliği söyleminden de bunu anlamalıyız. Geçmişte yaşadığımız olumsuz anıları silemeyiz veya temizleyemeyiz. Veya unutamayız. Unutturamayız. Ama geçmişteki olumsuz anılara verilen anlamı değiştirebiliriz. 

 

Bu mümkün mü gerçekten derseniz evet gerçekten mümkün. Bunun adı her ne kadar bilinçaltı temizliği olmasa da bu mümkün. Bilinçaltı temizliği günlük yaşamda mecazen yapılan bir benzetmedir. Bu işin aslı ise psikoanalitik psikoterapinin hipnoterapi yöntemi ile uygulanmasıdır. 

 

Bilinçaltı temizliği nasıl ve hangi yöntemlerle yapılır konusunda daha detaylı videolarım olacak. Takipte kalın.

 

Bilinçaltı temizliği söylemi hakkında internette çok fazla bilgi kirliliği olduğunu fark ettim. Bilinçaltı temizliği konusunda yazanların, konuşanların kendilerinin de bu konuda basmakalıp, kopyala yapıştır bilgiler verdiğini gördüm. Tabi ki, Herkes her konuda yazabilir konuşabilir. Ancak doğru bilgiye de ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle hekim ya da Ruh sağlığı Profesyonelinin verdiği bilgileri dikkate almakta yarar var.

 

 

 

 

 Sen değişirsen dünya değişir. Unutma bugün bundan sonraki yaşamının ilk günü !